30 Ekim 2012 Salı

Fenerbahçe 1-3 Medical Park Antalyaspor


Fenerbahçe defansta Yobo ve Egemen,orta sahada ise Meireles,Mehmet Topal ve Mehmet Topuz'dan yoksun olarak çıktığı maçta savunmada Bekir ve Serdar orta sahada ise Cristian-Selçuk,öndeki üçlüde solda Caner,ortada Kuyt,sağda Krasic ve en uçta Moussa Sow ile başlayarak 4-2-3-1 düzeninde maça başladı.

İlk yarıda,Fenerbahçe takımındaki kilit oyuncular olmadığından orta sahada yumuşak,savunmada ise uyumsuz ve hücumda final paslarını Sow'a aktaramaması  ve ilk dakikalarda Fenerbahçe baskı kurmasına rağmen topu tehlikeli bölgeye taşıması gereken Cristia'nın isteksizliği ve klas oyuncu eksikliği göze batan olaylardı.Genelde oyunu   4-5 pas yaparak hızla topu ileriye doğru taşımayı seven Antalyaspor ilk yarıda özellikle Aissati'nin liderliğinde hem eksik hem de atakları izleyip gölge pres yapan Fenerbahçe takımına zor anlar yaşattı.Antalyaspor az ve ama öz paslarla topu Isaac ve Tita'dan direk Diarra'ya indirerek hücum setlerini oynadı ve ilk yarıda 2 gol bularak devreyi 2-0 önde kapadı.

İkinci yarıya başlamadan önce ise saha içinde toplanıp konuşan Fenerbahçeli oyuncular,birbirlerini ateşleyerek,ikinci yarıya önde baskı kurarak,ilk yarının başında olduğu gibi oyunu rakip alana yıkmaya çalıştı ve 49.dakikada maçta Fenerbahçe adına en iyi oynayan Moussa Sow,mücadelesini bırakmayarak rakiplerinden sıyrıldı ve klasına yakışan vuruşla durumu 2-1'e getirdi.Bu dakikadan sonra baskısını arttıran Fenerbahçe Moussa Sow ile 2 tane,biri direkten dönen  pozisyon bulsa da oyunun üçüncü bölgesinde yaratıcı oyuncu eksikliğinden ve Cristian'ın isteksiz oyunu yüzünden beraberlik şansı sınırlı oldu.Antalyaspor ise boşluk veren Fenerbahçe savunmasına ileri doğru oynayarak etkili gelmeye ve devam etti ve Fenerbahçe'nin kullandığı korner sonucu,Salih Uçan'dan dönen topta bomboş kontra atak yakalayan Antalyaspor üçüncü golü buldu ve Fenerbahçe'yi 3-1 yenerek Fenerbahçe'nin 47 maçlık yenilmezlik serisini sonlandırdı.Bu yenilen üçüncü gol açıkcası tamamen oyuncuların ve kenar yönetiminin bir hatası.Kornerlerde arkada ne olursa olsun en az 1 oyuncu bırakılması gerektiği en basit bilgilerden biri ve kimse birbirini uyarmadı ve bunu görmedi.Tabi burda takımın iskeletinin eksik oluşu ve beraberlik golünü atma isteği bu durumu getirdi.Özellikle takım iskeletinden bir iki oyuncu olsaydı bu hata kesinlikle gelmezdi.Çünkü şu an takımın önemli parçasını oluşturan oyuncular(Yobo,Egemen,Meireles,M.Topal ve Mehmet Topuz)  oyun içinde her zaman dikkatli olduklarından dolayı bu hataya izin verilmezdi.

Antalyaspor mücadele,kadro ve yaratma özelliğinden yoksun oynayan Fenerbahçe takımını hücumda çabuk ve dikine pasları,savunmada ise yardımlaşarak ve alanları kapatarak ligde neden üst tarafta olduğunu kanıtladı.Özellikle Aissati,Tita,Isaac ve Diarra çok uyumlular ve arkalarında Murat Duruer gibi topu kullanma özelliği olan ve geride Musa'nın iyi oyun kurması ve Deniz Barış'ın tecrübesi ve golü ile çok iyi bir takım görüntüsü sergilediler.Fenerbahçe'de ise  savunmada Bekir ve Serdar çok uyumsuz bir görüntü çizdi.Birbirlerine alışık olmamaları ve yerlerini kaybetmeleri yenilen gollerde etkili oldu.Özellikle adam adama savunmada ve rakibi karşılamada  sorunlar yaşayan Bekir ilk golde rakibi yumuşak karşılaması ve topla rakip arasına girmemesi akıllara bu işi tam zamanında yapan Yobo ve Egemeni akıllara getirdi.Orta sahada ise Fenerbahçe Meireles ve Mehmet Topal tekrar acil dönmesi gereken oyuncular arasında.Çünkü Meireles ve Topal oyun disiplini hem çok yüksek,hem de sahanın her alanında baskı yaparak takım arkadaşlarına savunmada yardım eden ve atağın yendiği kısma her zaman yardım ederek takımın önde baskıyı daha rahat yapmasını sağlayan ve karşı tarafın dikine paslarını bu yardım ve alan kapatmalarıyla engelleyen bu ikili döndüğünde kesinlikle Fenerbahçe tekrar bir sertlik kazanacaktır.Özellikle hücumda Meireles'in uzaktan şutları,oyunu hızlı bir şekilde iki kanada açması Fenerbahçe'nin pozisyon bulmasına yardımcı olacaktır.Ancak burda Krasiç,Kuyt ve Caner'in,Meireles'e yardımcı olması ve formda kalmaları çok önemli.Çünkü Kuyt klas bir oyuncu değil ve kuvvetiyle öne çıkan bir oyuncu ki bunu da Antalya maçında topu Sow'a aktaramaması ve yanlış pas hatası ve zamanlamasıyla gördük.Krasiç'te ise hem fizik ve mental anlamda formunu bulamaması ve Caner'in bir iyi bir kötü performansı da düşünülmesi gereken konular.Meireles her ne kadar takımı yönlendirip,savunmada yardımcı olsa da önündeki oyuncuların da Meireles'e ayak uydurmaları gerekir.

Bir diğer sorun ise,Cristian'ın da tıpkı Caner gibi ya çok kötü oynayan ya da çok iyi oynayan bir oyuncu olduğundan dolayı,hücumda ileriye ya da savunma arkasına istenilen paslar atılamadı ve savunmada ise mücadele etmeyerek Antalya'nın istediği oyunu oynamasına izin verdi ve o bölgede mücadele işi sadece Selçuk Şahin'e kaldı.Hücumda ise Moussa Sow her yönüyle takımın tek iyi ismiydi.Görevi  olmadığı halde bile ilerde her zaman bütün topları tuttu ve arkadaşlarına indirdi.Gerektiği yerde 2-3 kişiyi geçip golünü attı,pres yaptı,adam geçti.Kısacası Sow her şeyi yaptı.Üstelik Moussa Sow pivot santrafor özelliği olmamasına rağmen ilerde hep topları tutuyor ve mücadele ediyor.Bu da onun kendini geliştirme ve oynama isteğinin bir göstergesi.

Son olarak Aykut Kocaman,Emre ve Alex'i kazanamaması bu takımın başını özellikle böyle eksik çıkılan maçlarda çok yakacak.Taktik diziliminde baştan aşağı hatalı olan Aykut Hoca,Kuyt'u klası olmadığı halde forvet arkası oynattı ve Sow'a istenilen toplar gelmedi.Üstelik mücadeyele çok girmeyen Cristian ve formsuz bir Caner ve Krasiç'in olduğu,savunmanın ise ideal dörtlüsünde olmadığı  takımı 4-2-3-1  taktik dizilimi ile kurdu.Onun yerine Kuyt'u,Sow'un yanına alıp Kuyt'un gol atma özelliğinden yararlanması,Caner ile Krasiç'i de biraz daha orta sahaya çekerek 4-4-2 oynatması daha mantıklı olurdu.Ama asıl sorun Fenerbahçe'nin gerçekten de dağınık bir görüntü çizmesiydi.Tabi bu görüntüde bir Emre ve Alex bu kadar eksiği olan bir takımın hem topu ileri oynamasına hem de orta sahada daha dirençli olmasına neden olurdu ki bu iki oyuncu özellikle de Emre,Meireles ve Topal ile birlikte savunmada rakip ataklara geçit vermeyen hücumda ise Fenerbahçe'nin tehlikeli bölgede Alex ile birlikte topu anında karşı kaleye taşımasına neden olurdu.Hatta bu durum Moussa Sow gibi bir forvetin 25-30 gol bulması için de bir fırsat olurdu ki maalesef bu oyuncular Aykut Kocaman tarafından kazanılamadı ve özellikle  böyle eksik çıkılan maçlarda Fenerbahçe'nin her anlamda dağınık bir görüntü çizmesine neden oldu.

Kısacası Fenerbahçe'de savunmada Yobo-Egemen,orta sahada ise Topal-Meireles bir an önce dönmeliler.Kanatlarda ise Caner ve Krasiç'in form tutması oyunu çizgilere doğru açma,top sürerek kapalı savunmaların dengesini bozma ve topu dikine doğru oynama özelliği bakımından Fenerbahçe takımına pozisyon verimliliği getirecektir.Cristian ise kesinlikle maç esnasında bir orta yolu bulmalı.Çünkü kötü hali takımı çok olumsuz etkilemekte ve görevi gereği oyunun iki tarafında da etkin olması beklendiğinden,oynadığı zaman kesinlikle sorumluluk almalı ve mücadele etmelidir.


26 Ekim 2012 Cuma

AEL Limassol 0-1 Fenerbahçe

Fenerbahçe,grubun üçüncü maçında Meireles ve Yobo gibi çok önemli iki eksiğe rağmen grupta çok önemli bir galibiyet alarak ilerki maçlar için altın değerinde bir puana sahip oldu.

Meireles ve Yobo'nun eksikliğinde savunmada Bekir,orta sahada ise Mehmet Topal,Selçuk ve önlerine Cristian'ı koyan Aykut Kocaman orta sahayı güçlü tutarak öndeki üçlüye ise Caner,Kuyt ve en uçta Sow ile başladı.İlk yarıda oyun anlamında kısır,topu kanatlara indiremeyen ve özellikle ikinci  bölgede Cristian'ın etkisiz oluşu ve topu tehlikeli bölgeye aktaracak bağlantıyı yapamaması,Kuyt'un topu taşıyamaması ve orta sahada tek paslarla oyunu yönlendirebilecek oyuncu eksikliğini arayan Fenerbahçe,kalesinde rakip takımdan Monteiro ve Miguel'in tehlikeli gol girişimleri ile karşılaştı.Ancak neyse  ki Volkan Demirel gibi açıyı ve mesafesini çok iyi ayarlayan bir kaleci olunca  Fenerbahçe gol yemedi.Fenerbahçe'nin ise sadece Kuyt ile tehlikeli bir pozisyonu oldu.Onun dışında topu sadece belli bir süre döndürdü  ve ilk yarıyı 0-0 önde kapadı.

İkinci yarı ise ilk yarının hemen hemen aynısı gibiydi.Hatta,Limassol takımı ikinci yarıya daha güvenli ve istekli başlayarak topu sadece yana ve geriye al ver paslarla döndüren Fenerbahçe takımına karşı daha ikinci yarıda net bir pozisyon bularak bu isteğini belli etti.İlerleyen dakikalarda ise topu tehlikeli bölgeye getirmekte zorlanan Fenerbahçe,Krasiç'in de oyuna girdiği halde fizik olarak zayıf kalışı ve top tutaması ile pozisyon bulamamakta,topu kanatlara indirememekte idi.Ya da kimi zaman orta sahada yaptığı hızlı paslarla topu araya atma işini yapamıyordu.Limassol takımı ise takım savunmasından taviz vermeyerek,tempo yapmakta zorlanan Fenerbahçe takımına karşı Monteiro ve Miguel'e atılan ara topları ile etkili olmaya çalışsa da Volkan Demirel engelini aşamadılar ve maçı Fenerbahçe'nin belki de bu maçta ver her zaman yaptığı en iyi işi ve en güçlü silahı duran toptan gol yiyerek 1-0 yenildiler.

Fenerbahçe,yukarıda da belirttiğim gibi belki de Daum zamanından beri en iyi silahı olan duran toptan gol atarak golü buldu ve zaman zaman Gökhan Gönül'ün ön direkten topu arkaya indirmesi ya da Egemen'in hava hakimiyetini kullandılar ve maç boyunca en tehlikeli pozisyonlar ve gol bu ataklardan geldi.Takım olarak ise Meireles gibi hem savunmada rakip takım ataklarını anında kesen,hücumda ise basit ve seri oynayarak topu tehlikeli bölgeye taşıyan oyuncu olduğu için sakatlığının bir an önce düzelmesi lazım.Çünkü,Cristian zaman zaman istenilen oyunu sergilenmekte zorlanıyor ve Selçuk Şahin ise yetenekleri sınırlı bir oyuncu olduğundan topu ileriye taşıyabilecek bir oyuncu değil.Hücum hattında ise Kuyt fiziği ile öne çıkan bir oyuncu olduğundan topu Sow'a istenilen şekilde atamamakta ya da pas alışverişlerinde topu çok tutmasından dolayı istenilen hücumlar gerçekleşmedi.Krasiç'in ise fizik olarak toparlanmaya ihtiyacı var.

Kısacası Fenerbahçe takımı Mönchengladbach maçından başlayan formunu tekrar  yakalayabilmesi için orta sahada Meireles gibi bir lidere,hücum hattında ise Kuyt'un ve Krasiç'in özellikle fizik anlamında toparlanması ve savunmada ise Yobo gibi güvenli bir ismin dönmesi Fenerbahçe'ye tempo ve hırs kazandıracaktır.Özellikle Krasiç ve Meireles gibi topa hakim olmasını bilen iki oyuncunun,bireysel olarak zaman zaman özellikle bu tarz maçlarda tempo yapmakta ve topa yön vermekte zorlanan Fenerbahçe'nin  klasını yükseltebilecek teknik kapasiteye ve tecrübeye sahip olduklarından dolayı takıma özellikle bu tarz deplasman maçlarında tempo yapmakta ve atak bulmada seviye atlatacaklardır.

7 Ekim 2012 Pazar

Fenerbahçe 3-0 Beşiktaş


Mönchengladbach maçından önemli bir puan alan Fenerbahçe,karşısında iki haftadır yenilen Beşiktaş ile belki de bugüne kadar en rahat kazandığı derbi maçlarından birini oynadı.

Fenerbahçe maça Avrupa ligindeki kadrodan farklı olarak  savunma dörtlüsünde Bekir'in yerine Yobo'ya şans verdi.Beşiktaş ise sol tarafında Gökhan Gönül'ün hücum katkısına önlem almak amacıyla Uğur Boral'ı sol öne alarak sol beke Escude'yi,sağ kanada ise Holosko yerine Olcay Şahan'ı alarak Fenerbahçe'ye bir nevi önlem almak istedi.

Maçın başlarında her iki takım birbirlerine önde pres yaparak oyunu ele almaya çalışsalar da Fenerbahçe 10 dakika içinde bu baskıyı tek ve sabırlı paslarla aşarak oyunu yavaş yavaş rakip sahaya yıktı ve 13.dakikada Gökhan Gönül'ün sağ taraftan açtığı ortayı arka direkte Caner'in kafa ile indirdiği topu,Moussa Sow klasına yakışır bir rövaşata ile takımını 1-0 öne geçirdi.

Golden sonra Beşiktaş pas yapmaya   başlayarak  oyunu ele aldı.Uğur ve Veli ile iki tane tehlikeli olan atak bulsalar da tehlikeli bölgede Almeida'nın yanına ikinci bir forvet sokamamaları,Fernandes ve Olcay dışındaki oyuncuların sınırlı kapasiteleri olmalarından dolayı,bu pozisyonların devamı gelmedi ve Fenerbahçe buna karşılık rakibine çok boşluk vermedi.Özellikle Mehmet Topal ve Fenerbahçe savunması Fernandes'i tehlikeli bölgede yakın ve dikkatli takip ederek Beşiktaş'ın topu ceza sahası içinde Almeida ile buluşturmasına izin vermedi.

Beşiktaş'ın 10-15 dakikalık pas yapmasından sonra Fenerbahçe kalitesini konuşturarak 40.dakikada önlem alınmasına rağmen maç boyunca aksayan Uğur Boral ve Escuden'in yerini de kaybetmesiyle Gökhan-Kuyt ikilisinin yaptığı verkaç sonucu Gökhan önünde bulduğu boşluğu değerlendirerek mükemmel bir gole imza attı ve durumu ilk yarı bitmeden 2-0 yaparak rakibin moralini iyice düşürdü ve ilk yarı 2-0 Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile kapandı.

İkinci yarıya Escude'nin yerine Holoskoy'u alan Samet Aybaba eski düzene dönmüştü.Solda Uğur Boral-Olcay,sağ tarafta ise Hilbert-Holosko ikilisi vardı.İkinci yarıya skorun verdiği psikoloji ile risk alan Beşiktaş 46.dakikada kalesinde üçüncü golü görüyordu.Ancak Baroni'nin pası geç vermesi ve Mehmet Topal'ın topu acele kullanması üçüncü bir golü engelledi.


İlerleyen dakikalarda sabırlı oyununa devam eden Fenerbahçe tekrardan rakip sahaya yerleşti ve belki de maçı asıl bitiren dakika yani 58.dakikada Veli Kavlak'ın gereksiz faulü sonucu Beşiktaş 10 kişi kaldı ve hemen ardından kullanılan duran topta karamboldeki topa kendini gol öncesinde markajdan dışarı çıkartan Gökhan Gönül durumu 3-0 yaptı ve aslında maç da bir yandan bitmiş oldu.

Daha sonraki dakikalarda rakibin 10 kişi kalmasını ve risk almasını değerlendiren Fenerbahçe sabırlı pas oyununa ve hızlı hücumlarına devam etti.Ancak hızlı hücumlarda gerek final paslarındaki yanlış zamanlama ve şutların istenilen gibi gitmemesi ya da oyuna sonradan giren Krasic'in direkten dönen topu farkın açılmasına engel olan durumlar oldu.Beşiktaş ise sadece Fernandes'in bireysel direnişi ile ayakta kalmaya çalışsa da  sınırlı bir teknik kapasitesi var.Üstelik karşılarında 3-0 önde olan ve bu tarz maçları sabırlı oynayabilen bir Fenerbahçe olduğundan çok da varlık gösteremediler ve maç 3-0 Fenerbahçe'nin lehine sonuçlanmış oldu.

Fenerbahçe,Möchengladbach maçındaki baskılı presi ve verimli hücumlarına bu maçta da devam etti.Özellikle Uğur Boral'ın ve Escude'nin savunmadaki zaaflarını Gökhan Gönül çok iyi değerlendirdi.Orta sahada ise Meireles hem hücumda kanatlara attığı toplar ve defansta da her yere yardım etmesi,Sow'un ekstra vuruşu ve orta sahadaki oyuncuların Mehmet Topal ve oyuna sonradan giren Selçuk Şahin olmak üzere özellikle kontrataklarda ceza sahasına girip gol araması da takım adına maçta oluşan önemli görüntülerden biri idi.


Beşiktaş cephesinde  Fernandes ve biraz da Olcay'ın dışında üçüncü bölgede topu ceza sahasına yollayacak ya da ikiye bir yapıp kat edip savunmanın dengesini bozacak oyuncu gözükmüyor.Veli ve Necip ise mücadele etseler bile Fernandes'e hücumda eşlik edebilecek,oyunu yönlendirip Fernandes'i de boşta bırakabilecek ya da orta sahada topu alıp kat edebilecek oyuncular olmadığından dolayı Beşiktaş'ın hücumları belli bir yerden sonra tıkanıyor ve tekrar başa dönüyor.Üstelik Almeida ise hava topunda başarılı olsa bile kendisine destek  gelmedi  ve Fenerbahçe stoperlerinin arasında kaldı.Defans anlamında ise Escude ve Uğur Boral hem yerlerini kaybederek hem de tempo olarak ağır kalarak Gökhan Gönül'ün etkin bir biçimde oynamasına izin verdiler.

Fenerbahçe ise savunmada en uçtaki oyuncusundan başlayıp alanı ve adamları en iyi şekilde paylaştı ve önde basarak rakibin top kullanmasını engelledi.Hücumda ise sabırlı ve Meireles'in önderliğinde özellikle topu Beşiktaş'ın oyundan düşen sol tarafına açarak verimli ve yaratıcı hücumlarıyla etkili oldu ve rahat bir galibiyet almasını bildi.

5 Ekim 2012 Cuma

Borussia Mönchengladbach 2-4 Fenerbahçe



Alex'in ani bir şekilde takımdan ayrılması,son zamanlarda oynanan kötü futbol ve Kasımpaşa mağlubiyetinden sonra Fenerbahçe,üzerindeki baskıyı azaltması ve Avrupa'da gruptan çıkmak adına bu maçtan 3 puan ile dönmek zorundaydı.

Alex'in yokluğunda o bölgeye bazı maçlarda da olduğu gibi Baroni'ye şans veren Aykut Kocaman,defans dörtlüsünde Yobo yerine Bekir'i,öndeki üçlü pozisyonunda ise solda Caner,sağda Sow ortada Baroni ve en uçta topu tutma özelliği daha iyi olan Kuyt ile başladı.Nitekim zaman zaman Kuyt,Sow,Caner üçlüsü değişmeli oynadılar.


Maç başladığında Fenerbahçe yapması gerekeni yapıp baskı altında pas yapmakta zorluk çeken  Alman ekibine en uçta Kuyt ile başlayarak önde baskı uygulayan Fenerbahçe,Mönchengladbach'ın topu 10-15 dakikalık bir süre çıkarmasına izin vermeyip,üstüne Moussa Sow ile ceza sahası dışından bir şut bulup hem oyunu rakip alana yıkmayı başarmış,hem de büyük takım olduğunu hatırlamaya başlamıştı.Ancak 18.dakikada Alman ekibinin bulduğu ilk kanat hücumunda,Fenerbahçe defansının zaman zaman yaptığı adam paylaşımı hatası sonucu Hasan Ali'ye karşı boy avantajını kullanan De Jong ile öne geçti.Ancak Fenerbahçe tecrübeli bir takım olduğundan sabırlı pas oyunu ve önde baskıya devam ederek beraberlik golünü 25.dakikada Baroni'nin mükemmel duran top golü ile buldu.Bu golde Fenerbahçe'nin tehlikeli yerlerde faul alarak duran top avantajını kullanması ve golden önce Caner'in,Cristian'a pas atıcakmış gibi durup kaleciyi şaşırtması duran topların Fenerbahçe açısından ne kadar büyük bir silah olduğunu tekrar gösterdi.



İlerleyen dakikalarda özellikle Cristian'ın hem orta sahada rakip atakları Meireles ve Mehmet Topal ile karşılaması  hem de pas alışverişlerine katkıda bulunması ve bunun yanında Meireles ve Caner'in bu pas oyunlarına katkıda bulunmasıyla Fenerbahçe sabırlı oyununa devam etti ve 40.dakikada Meireles tipik üst dış vuruşunu kaleye yollayarak Fenerbahçe ilk yarıyı 2-1 önde kapadı.


İkinci yarıya Mönchengladbach orta sahadan Ring'i çıkartıp yerine forvet Hrgota'yı alarak 4-2-3-1'den 4-4-2 düzenine döndü ve ikinci yarıya daha riskli ve daha cesur başladı.İkinci yarının ilk bölümlerinde Alman ekibi biraz daha önde basarak ve cesur oynayarak ilk yarıda Fenerbahçe'nin yaptığını yapmaya başladılar.Bunun sonucunda ise rakibine bu bölümde Fenerbahçe iyi dirense de 59.dakikada Arangon'un karşı karşıya pozisyonu ve Gökhan'ın çizgiden çıkardığı pozisyon Fenerbahçe için rakibi beklemenin aslında tekrardan yanlış bir strateji olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.Çünkü Fenerbahçe bu tür deplasmanlarda hep sabırlı pas yaparak kazanan bir takım oldu ve rakibi beklemesi her an pozisyon vermesine neden olabilirdi ki 70.dakikada tekrardan pas yapmayı hatırlayan Fenerbahçe Mehmet Topal'ın topu Caner'e çok güzel çıkartması ve devamında Caner'in sol taraftan ortasını her zamanki gibi Dirk Kuyt takipçilik özelliği ile kaleye yollayarak 3-1 yaptı.Ancak 4 dakika sonra hücuma çıkarken yapılan top kaybı ve Gökhan'ın o anda yerini kaybetmesi sonucu dengesiz yakalanan Fenerbahçe savunmasına kademe hatası da eklenince gelen ortaya 61.dakikda Tolga Ciğerci'nin  yerine oyuna giren forvet De Camargo  boşta kalarak golü attı ve kırılan umutları tekrar yerine getirdi.Bu dakikadan sonra 78.dakikada Sow'un yerine kat edebilen ve topu tutabilen Krasic'i alan Fenerbahçe oyunun son bölümlerine tecrübesini sahaya yansıtarak sabırlı pas oyununa ve tekrardan önde basarak Alman ekibine ivme kazanması için zaman vermedi.87.dakikada Gökhan Gönül'ün baskısıyla topu orta sahadan alan Fenerbahçe Krasic ile başlayan kontra atak pozisyonunda Kuyt'un orta sahadan desteğe gelen Cristian'a  pasını vermesi ve Cristian'ın topu boş kaleye atması ile Fenerbahçe durumu 4-2 yaparak artık umutları kırmıştı.Fenerbahçe,uzun bir aradan sonra organize bir hızlı hücumla golü buldu.Bu psikolojik baskılara rağmen bu zorlu deplasmandan takımın oyun karakteri olan sabırlı pas oyununu verimli hücumlarla destekleyerek maçı kazanmıştı.


Açıkcası Fenerbahçe bu maçta büyük ve kaliteli oyunculardan kurulu olduğunu hatırlayarak karşısında teknik kapasitesi daha zayıf Alman ekibi karşısında istekli ve sabırlı bir oyun sergiledi.Ancak Alman ekibi de gerek ileride adını daha çok duyacağımız Xhaka,Tolga ve De Jong gibi oyuncuları ile zaman zaman iyi direndiklerini söyleyebiliriz.Fenerbahçe'de ise kaleci Volkan kaledeki sağlam duruşu ve rakibi her zaman şut atana kadar beklemesi ve açıyı anında kapatması belki de 59.dakikada beraberliği önledi.Defansta ise Bekir-Egemen yerine Yobo-Egemen ikilisi daha mantıklı olur.Çünkü özellikle Bekir zaman zaman oyun kurarken çok tedirgin olmakta ve bu topun rakip takıma geçmesi,hatta kimi zaman takımın net pozisyonlar ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır ve adam paylaşımında hala bu ikilide bazı sorunlar göze çarpmaktadır.Orta sahada ise bütün oyuncular başta son golde akıllı bir şekilde desteğe gelen Cristian olmak üzere hücum organizasyonlarında yardımlaşarak oynaması ve uzaktan topa vurma becerisi olan Meireles ve Cristian'ın  uzak mesafelerden gol bulması maçta fark yarattı.İlerde ise Caner hem ilerde hem defansta çok çalıştı.Nitekim Sow ve Kuyt da takıma uyumlu  oynadı ve ileride önde basarak Alman ekibinin topu çevirmesine engel oldular.Ancak özellikle bazı final paslarında Fenerbahçe Alex gibi bir klası aramadı değil.Çünkü özellikle Kuyt zaman zaman bu pasları yapmaya gayret etse de   klas bir oyuncu olmadığından bu anlamda biraz problem yaşandı.Son olarak Fenerbahçe defansta adam ve alan paylaşımı problemini çözmesi gerekir.Çünkü daha yüksek seviyeli takımlara karşı oynarken bu problemler istenilen yerlere gelinmesine engel olur.


Sonuç olarak,Fenerbahçe bu zorlu deplasmdan 3 puanla çıkarak grupta Limassol maçları öncesi avantajlı bir konuma geçmiş oldu.Ayrıca,Fenerbahçe  oyuncuları ve teknik kadro şunu bilmelidir ki;bu kadro her zaman pas yaparak sonuca vardı ve oyunun temposunu topu  sahanın her alanında  çevirerek ayarladı.Bu yüzden Fenerbahçe her zaman pas yapmalı ve rakibi beklememelidir.


Borussia Mönchengladbach 2-4 Fenerbahçe
Stat: Borussia-Park
Hakemler: Fernando Teixeira Vitienes, Roberto Alonso Fernandez, Manuel Angel Torre Cimiano (İspanya)
Borussia Mönchengladbach: Stegen, Daems, Brouwers, Ring (Dk. 46 Hrgota), Tolga Ciğerci (Dk. 62 Camargo), Jong, Marx, Nordtveit, Arango, Xhaka (Dk. 87 Mlapa), Stranzl 
Fenerbahçe: Volkan, Gökhan, Egemen, Caner, Bekir, Hasan Ali, Cristian, Mehmet Topal, Meireles, Kuyt (Dk. 90 Selçuk), Sow (Dk. 78 Krasic) 
Goller: Dk. 18 Jong, Dk. 74 Camargo (Borussia Mönchengladbach), Dk. 25 ve Dk. 87 Cristian, Dk. 40 Meireles, Dk. 71 Kuyt (Fenerbahçe) 
Sarı kartlar: Dk. 78 Marx, Dk. 79 Jong (Borussia Mönchengladbach), Dk. 29 Gökhan Gönül, Dk. 32 Egemen, Dk. 75 Caner (Fenerbahçe)