17 Aralık 2012 Pazartesi

Galatasaray 2-1 Fenerbahçe

Maçın başlarında özellikle Galatasaray önde baskıyı daha iyi kurarak kendi evinde oynamanın avantajı ile baskıyı daha iyi yapan oldu.Şaşırtan durum ise geriye çok yaslanması beklenen Fenerbahçe takımı da aynı şekilde önde basarak ve sağlam bir savunma yaparak karşılık vermesi oldu ve zaman zaman da top çevirdi.Ancak asıl sorun kadro olarak özellikle orta saha bazında bakıldığında Galatasaraylı oyuncuların topa daha hakim oyuncular olmasından dolayı Galatasaray bir adım daha öne çıkan taraf oldu.

Çünkü,Fenerbahçe rakip takımın baskısını belli oranda kırsa da hem hızlı atağa çıkamadığından hem de topu çevirecek ve oyunu yönlendirecek bir orta saha yapısına sahip olmadığından bu durum çok da fayda etmedi.Gollerin ilk yarıda geldiği maçta genelde her iki takımda da bireysel hatalar göze çarptı.Volkan'ın baraj kurmadaki yanlışlığı,Bekir ve Riera'nın topu yanlış yerlere uzaklaştırması gollerin bireysel hatalardan gelmesinin bir sebebiydi.Onun dışında ise iki takımın Hamit'in direkten dönen topu ve gollerin dışından yüzde yüzlük bir pozisyon olmadı.

İkinci yarıda ise iyi başlayan taraf Fenerbahçe oldu.İlk 10-15 dakika belli bir baskı kursa da topu ceza sahasına indirecek bitirici pasların yapılamaması,rakibin dengesini bozacak çalım ya da pas oyunlarının olmaması nedeniyle hücumlar sadece uzaktan şutlarla sınırlı kaldı ve oyunun son yarım saatlik bölümünde Galatasaray oyunun içine girdi ve özellikle oyunun son 15 dakikalık bölümünde iki tane önemli fırsattan yararlanamadı.

Kalan kısımda ise Meireles'in de hakemin yanlış kararı ile oyundan atılması sonucu zaten oyun anlamında golü de bulamamasıyla çöken Fenerbahçe çok varlık gösteremedi ve sahadan mağlup ayrıldı.

Fenerbahçe gene deplasman maçında puan kaybetti.Açıkcası,deplasmanda sadece 1 galibiyet almak şampiyonluğa oynayan bir takımın yapmaması gereken bir durum.Önceki yazılarımda da Fenerbahçe'nin eğer bu hücumdaki kısırlığına çözüm bulmazsa ve aşırı kontrollü oynayan bir oyun yapısı sergilerse bu tarz maçlarda zorlanacağını ve ilerisi için kötü olacağını söylemiştim ki nitekim de öyle oldu.Tabi bunda suç Alex ve Emre gibi topu çok iyi kullanan ve özellikle Emre gibi oyunun her iki tarafında olan bir oyuncuyla kişisel meseleleri halledememe ve onları yollamak maalesef bunlara yol açıyor ve topu kullanmakta zorlanan,ceza sahasına adam sokamayan ve Sow'a bitirici pasların atılmadığı bir Fenerbahçe izliyoruz.Sonradan giren Sezer ve Krasiç ise biraz bir şeyler yapmaya çalışsalar da Fenerbahçe'nin ikinci yarının başındaki isteği kırıldığından dolayı onların girişi de çok bir fayda etmedi.Oyuncu bazında ise en gayretli ve isyankar görünen Kuyt,Sow,Meireles ve yaptığı kritik hamleleriyle Yobo oldu

Galatasaray ise hem takım hem de bireysel savunma anlamında daha derli toplu bir görüntü sergiledi ki bu da maçın ciddiyetini fark ettiklerinin bir göstergesi oldu.Ancak hücumda istenilen ve beklenilen Galatasaray'ın olmaması biraz soru işareti.Oyunun kalan kısımlarında Fatih Terim'in Yekta'yı alıp orta sahayı güçlendirmesi doğru bir hamle oldu.Bunun dışında ise Galatasaray orta sahadaki oyuncuları ayağa top yapabilen oyuncular olması ve oyunu belli bölümlerde iyi soğutması maçı kazanmasında bir etkendi.

Kısacası,Fenerbahçe'ye en başta Emre gibi bir orta saha alınarak Meireles'in yanına monte edilmesi lazım.Çünkü Mehmet Topal ikili orta sahada değil önünde iki orta saha oyuncusu ile oynar ve Mehmet Topal topu çok iyi kullanan oyuncu değil ve bu da hücumdaki kısırlığın bir sebebi.Tabi oyunculara da çok bir şey demek istemiyorum.Çünkü bu takımı böyle kuran,takımdaki topu kullanan ve adam eksilterek rakibin dengesini bozan oyuncuları yollayan ve bunların yerini dolduramayan ve bunun sonucunda  hücum anlamında kısır ve aşırı kontollü oynayan ve önce rakibi düşünen bir oyun anlayışını hem takımına,hem kendine hem de taraftarına izleten Aykut Kocaman'dır ve bunun cezasını da ne yazık ki çekiyor ve çektiriyor.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Fenerbahçe 4-0 Göztepe

Fenerbahçe,Türkiye Kupası eleme maçında sürprize yer vermeden maçı kazandı ve kupada gruplara kaldı.Önceki maçlara nazaran özellikle orta sahada Meireles,Kuyt gibi asları kullanan Kocaman bunların yanına kanatlarda Krasiç-Topuz orta sahada Selçuk,savunmada ise Orhan-Egemen-Serdar ve Hasan'ı oynattı.

Maçın tümüne bakıldığında Fenerbahçe zaman zaman hızlı ataklarla karşılaşsa da oyunu hep kontrol altında tuttu ve özellikle bazen tempoyu yukarı çekti.Bazen de kısa paslarla tempoyu düşürdü.Bir diğer konu da Fenerbahçe rakibe önde basarak Göztepe'nin rahat top kullanmasını engellemeye çalıştı.Her ne kadar Göztepe de aynı şekilde karşılık vermek istese de,Fenerbahçe bu maçta mücadele ederek,özellikle de kaptırdığı toplarda hemen o bölgede baskı yaparak kalitesini gösterdi ve olağan dışı bir duruma yer vermedi.

Maçta Fenerbahçe adına oluşan bir diğer artı ise topu sabırlı bir şekilde pas yaparak rakip alana yıktılar ve üçgenler kurarak hücumlar bulmaya çalıştılar.Nitekim iki tane de gol bu tarz hücumlardan geldi.Özellikle yedek kadroda bulunan ve ilk onbir'e girmeye daha yakın olan Krasiç bu maç biraz daha toparlandı ve oldukça da şık bir gole imza attı.Aynı şekilde Sezer Öztürk attığı iki gol ve paslar ile bu takımda özellikle hücum anlamında gerekli bir isim olduğunu kanıtladı.Zaten bu maç bütün takım oldukça iyi bir oyun sergiledi.Egemen-Serdar ikilisi bu sefer fazla hata yapmadı.Buna ek olarak Kuyt'un formunun tekrardan yükselmesi takım adına olumlu gelişmelerden biriydi.

Şimdi ise Fenerbahçe'yi çok önemli bir derbi bekliyor ve Galatasaray derbisi deplasmanda yani Fenerbahçe'nin en çok canının yandığı nokta olan deplasmanlar.Açıkcası Fenerbahçe bu maça başladığında top kontrolünün Galatasaray'da olacağını düşünüyorum.Fenerbahçe rakibi kendi yarı alanında karşılayıp önce rakibi durdurmayı deneyecektir.Ancak bu maçta Fenerbahçe'nin hücum ve pas anlamında ne yapacağı en önemli şey.Çünkü Galatasaray karşısında oyunu pas yapamadan geçirirse Fenerbahçe baskıdan çok bunalır.Bu yüzden bana göre bu maçta Meireles-Baroni-Sezer ayağına hakim olduklarından dolayı bu maçta denenebilir diye düşünüyorum.Çünkü Galatasaray bu maça orta saha olarak Hamit,Emre Çolak gibi orta saha karakterli kanatlarla başlayacağını düşünüyorum ve ayrıca Fatih Terim'in baskılı oyun tarzını da sevdiğini düşünürsek bu baskı böyle bir üçlü denenerek belki biraz kırılabilir.

Bir diğer konu da Galatasaray'ın bu yıl hem bireysel,hem de takım savunmasında sorun yaşadığını hesaba katarsak Fenerbahçe'nin topu kritik bölgede yapıp hızlı atağa çıkma taktiği konusuna çalışması ve buna yönelik hücumlar geliştirmesi hem skor anlamında hem de oyun anlamında ayakta kalmak adına faydalı olabileceğini düşünüyorum.Çünkü özellikle Galatasaray'da Umut ile Burağ'ın ilerde top tutaması ve orta sahanın ve savunma hattının eski formunda olmaması açısından bu strateji önemli.Ancak Galatasaray da bu maça fazlasıyla kendini verip,baskı kurmak isteyecektir ve rakibinin düzenini kırmak için erken gol bulmak isteyecektir.Bu yüzden Fenerbahçe'nin de bu duruma çok dikkat etmesi gerekir.


10 Aralık 2012 Pazartesi

Fenerbahçe 2-1 İstanbul Büyükşehir Belediyespor

Fenerbahçe'nin kendi sahasında oynadığı Belediye maçında üstelik de savunma ağrılıklı olan Büyükşehir takımına karşı zorlanması ve ileride gene çoğalamaması çok düşündürücü.

İlk yarıda karşılıklı gollerin dışında çok tempolu ve pozisyonu bol bir oyun olmadı.İki takımında oyun karakterinde ilk önce rakibi düşünmek olduğu için ve kadrolar buna yönelik olduğu için Belediye takımı Holmen'in ikinci toplardaki şutları ve Gökhan Süzen'in ise uzaktan şutları ile etkili olmaya çalıştı.Fenerbahçe ise her zamanki gibi Sow'u ceza sahası içinde çok yalnız bıraktı ve özellikle Cristian attığı gol dışında çok silik bir görüntü sergileyerek ikinci bir forvet gibi Sow'a yardıma gitmedi ve ceza sahası içinde çoğalmakta gene çok zorlandı.

İkinci yarının ilk 10 dakikasında tempolu başlayan Fenerbahçe'de futbolcuların ceza sahasına girmesi ve pozisyon kovalaması Fenerbahçe'nin gole yaklaşmasına neden oldu.Ancak bu oyun sadece 10 dakika sürdü ve tekrar ağır oyununa döndü.Özellikle Sow gene bu yarıda da çok yalnız kaldı ve ceza sahasına ikinci ya da üçüncü forvetleri sarı lacivertliler sokmakta zorlandı.Neyse ki gene duran toplardaki başarı her zaman devam ettiği için gene  duran toptan gol geldi ve Fenerbahçe maçı kazandı.

Bana göre Fenerbahçe'nin en büyük sorunu Aykut Kocama'nın önce rakibi düşünme felsefesi ve bu felsefe açıkçası takıma çok büyük zarar veriyor.Ceza sahasında Sow gene çok yalnız kalmakta ve Fenerbahçe bu sorunu düzeltmek için çok uğraşmıyor.Fenerbahçe gibi bir takımın taraftar profilini de ele alırsak böyle bir futboldan açıkçası hiç zevk almıyorlar.Belki bu sorun orta sahada Meireles-Baroni önlerinde Sezer ile özellikle kapanan rakiplere karşı böyle bir diziliş düşünebilir.Çünkü bu üçlü ayağına biraz daha hakim ve hücum gücü daha yüksek olan bir üçlü ancak Aykut Kocama'nın her ne kadar inkar etse de defansif oyun anlayışından dolayı bunu anca gol atamadığı ya da gol yediği zaman yapacağını düşünüyorum.

Hele hele son dakikalarda topu kendi sahasında rakibe verip pozisyon vermesi artık gerçekten koyu bir Fenerbahçe taraftarı olarak beni bıktırıyor.Üstelik sözde defansif oynamamıza rağmen.Bana göre bütün iş Aykut Kocamanda.Onun getirdiği sistem ve düzenden dolayı böyle temposu düşük,ceza sahasına fazla adam sokulmayan,aşırı kontrollü bir oyun izliyoruz.Bu durum yukarıda da yazdığım gibi Meireles-Baroni-Sezer üçlüsü yanında istekli oyununu sürdüren ve kapanan takımları açma konusunda olumlu özellikleri olan Krasiç monte edilerek takımın hücum gücünün biraz daha dengeleneceğini ve ceza sahasına biraz daha fazla adam koyacağımızı düşünüyorum.

Özellikle,haftaya derbi var ve Aykut Kocaman bu anlayışı devam ettirirse çok zararını görecek.Özellikle derbi maçları ve Avrupa ligi maçlarında bu anlayışla gol bulmak çok zor olur.Kısacası Aykut Kocama'nın hangi klubü çalıştırdığının farkına varması ve takımın taktiğini,transferlerini ve oyuncu seçimini buna göre yapması gerekir.Çünkü her zaman duran toplar ya da bazı oyuncuların Sow gibi Kuyt gibi oyuncuların bireysel çabaları her zaman bizi kurtarmaz ve bu anlayışla şampiyon gelmez ya da son anda kaçar.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Kayserispor 1-1 Fenerbahçe

Fenerbahçe ilk yarıda Kayseri karşısında Cristian ve Kuyt'un pozisyonları dışında hücumda rakibini zorlamakta oldukça zorlandı.Özellikle Kayserispor bu maça oldukça moralli ve sert oyun yapısıyla ön plana çıktı.Top Fenerbahçeye geldiğinde alanı iyi kapatan ve özellike Meireles ve Sow gibi takımın kilit oyuncularına sert ve yakın markaj oyunuyla Fenerbahçe'nin topu tehlikeli bölgeye indirmesine izin vermediler.

Fenerbahçe ise savunmada yakın oynayan Kayserispor'a karşı istediği pasları yapamadı ve topları Sow'a doğru uzun oynamak zorunda kaldılar.Özellikle ilk yarıda Sow zaman zaman hücumlarda orta yapıldığından çok yalnız kaldı ve ceza sahasına bir kaç adam daha sokmakta zorlanan Fenerbahçe'de deplasman maçlarındaki kötü oyun gene devam etti.

İkinci yarıya ise iyi başlayan Fenerbahçe'de Baroni ile gol kaçıran Fenerbahçe maça biraz daha iyi başlasa da özellikle tehlikeli bölgede bir türlü verkaçlar ve hücumu sonlandırcak final pasları ya da şutlar bir türlü gelmedi.Kayseri ise kendi oyununa devam ederek Fenerbahçe karşısında 63.dakikada net bir gol  kaçırdı.Neyse ki Volkan Demirel diğer maçlarda da olduğu gibi bu maçta da kritik kurtarışları ile takımı ayakta tuttu.İlerleyen dakikalarda ise golü kalesinde gören Fenerbahçe gene duran toptan Stoch'un arka direğe kestiği müthiş topu güzel bir kafa vuruşuyla değerlendiren Kuyt eşitliği sağladı ve maç 1-1 sona erdi.

Fenerbahçe'nin deplasman maçlarındaki sorunu bitmek bilmiyor.Senelerden beri deplasmanlarda rakibin dengesini bozacak taktikler hiç uygulanmadı ve iç saha ile dış sahada toplanan puanlar arasındaki uçurum gene göze çarpıyor.Özellikle topu ceza sahasında indirmekte zorlanan bir Fenerbahçe var.Alex zamanında topu tehlikeli bölgede hızlı ve etkili final paslarıyla indiren Fenerbahçe'de bu biraz azalmış durumda.O bölgede top alması gereken Cristian çok pasif kalıyor.Oyuna sonradan giren Sezer de elinden geleni yapmaya çalışsa da Fenerbahçe'nin genelde önce rakibin oyununu önemseyen fazla kontrollü futbolundan dolayı hücumda istenilen pozisyonlar bulunamıyor.Krasiç'in ise istenilen formu yakalayamaması onun oyunu açma ve rakibin dengesini bozma özelliğinden yararlanamamak özellikle bu tür maçlarda sıkıntı yaratıyor.Bu maçta en yırtıcı görünen ismi attığı kritik gol ve rakibe yaptığı baskı ile Kuyt ve kritik kurtarışları ve yan toplardaki başarısı ile Volkan oldu.

Kısacası,Fenerbahçe'nin ilk önce rakibe önlem almak yerine kendi oyun karakterini ortaya koyması ve zaman zaman oluşan kopukluklardan kurtulması gerekir ve deplasman maçlarında ve topu tehlikeli bölgeye indirme ve Sow ile buluşturma işini yapabilmesi için de antremanlarda bu sorunların üzerine eğilmesi gerekir.

29 Kasım 2012 Perşembe

Fenerbahçe 1-0 Pendikspor


Fenerbahçe'nin bu maça tamamının yedek kadro ile çıkması takımın diğer oyuncularını izleme bakımından önemli bir fırsat  oldu.Kalede Serkan,savunmada Serdar-Egemen-Orhan-Özgür,orta sahada Selçuk-Salih-Krasic-Mehmet Topuz ve ilerde Sezer ve uzun zamandır oynamayan Semih ile maça başladı.

Maçın ilk dakikalarında topu belli bir tempo ile çeviren Fenerbahçe'de alanları iyi kapatan Pendikspor 15 dakikada biri direkten dönen iki net pozisyon bulunca Fenerbahçe takımına ciddi anlamda bir mesaj vererek kolay teslim olmayacaklarını gösterdiler.Nitekim,15 dakikada iki net pozisyon veren Fenerbahçe silkinerek oyunu biraz daha Pendik yarı alanına yıksa da rakip ceza sahası önünde istediği hücumları yapamadı ve Pendikspor'lu oyuncuların adam adama markajlarından kurtulamadı.Krasic ve Salih istekli gözükse bile Krasic'in fazla arzulu oyunu zaman zaman top kaybına neden oldu.Fenerbahçe ilk yarıda sadece Orhan Şam'ın pozisyonu dışında 1 net pozisyon buldu ve bu da Sezer'in golü ile sonuçlandı.Bu golde açıkcası aslan payı tecrübesini konuşturan Semih'e ait.Şık bir vücut çalımıyla rakibini oyundan düşürdü ve Selçuk ile verkaç yaparak ceza sahası içine giren Sezer'i gördü ve Sezer de topu kaleye yollayarak ilk yarıyı 1-0 önde kapadı.

İkinci yarı ise ilk yarının ilk 15 dakikalık kısmından sonraki oyun vardı.Fenerbahçe oyunu Pendik yarı alanına yıktı.Ancak gene ceza sahası önüne gelindiğinde istenilen final pasları yapılamadı ve Pendik savunması aşılmakta zorlandı.Sarı lacivertliler bu yarıda pozisyonlarını Sezer'in ve Semih'in uzaktan şutları ile bulmaya çalıştı.Ancak bu şutlara kaleci ve direk izin vermedi.Pendikspor ise Fenerbahçe karşısında hem alan hem de adam savunmasında çok dikkatli davrandı ve hiç bir zaman oyundan kopmayarak Fenerbahçe takımına kolay kolay pozisyon vermedi ve zaman zaman da tehlikeli hücumları ile özellikle ilk yarıdaki net pozisyonları ile sağlam bir direniş örneği gösterse de 1-0 yenilmekten kurtulamadı ve kupadan elendi.

Fenerbahçe takımında ise bazı noktalar ilerde çok can yakacak.Özellikle Serdar-Egemen birlikte oynadığında uyumsuzluk sorunu Pendik maçında bile göze çarptı.Genç oyuncularda ise Salih ve Recep Niyaz özgüvenli oyunları ile gelecek adına umut verdi.Takım olarak ise Pendik maçında bile pozisyon sayısının az olması ve diğer maçlarda olan kopuk görüntü daha zorlu maçlarda olumsuz etki edecektir.Özellikle Aykut Kocaman'ın ceza sahası yakınlarında ve önünde pozisyon bulmakta zorlanan Fenerbahçe takımının bu sorununa bir çözüm bulması gerekir.Krasic eğer form bulursa rakip takım savunmasının dengesi biraz daha bozulabilir.Ancak Krasic'in takım arkadaşlarıyla hareket etmesi gerekir.Aksi takdirde topu fazla ayağında tutması onun istekli oyununa gölge düşüren bir durum.

Kısacası,Fenerbahçe takımının zaman zaman oluşan kopuk oyunlarına ve topu 3.bölgede pozisyona dönüştürme sıkıntısını biraz daha hareketli oynayarak ve antremanlarda rakibin dengesini bozacak ataklar ve topu biraz daha hızlı ve tek pas oynamaya yönelik çalışmalar yapması gerekir.Çünkü bu kopukluk ve pozisyon bulamama  özellikle zorlu maçlarda ciddi sıkıntılara yol açar.

27 Kasım 2012 Salı

Fenerbahçe 4-1 Gençlerbirliği


İlk yarıda Fenerbahçe ve Gençlerbirliği takımlarının karşılıklı pozisyonlarından sonra 20.dakikada Gençlerbirliği 1-0 öne geçti.Bu dakikadan sonra top Fenerbahçe'de kalsa bile katı ve alanları iyi kapatan Gençlerbirliği savunmasına karşı oyunu açmakta oldukça zorlansa da son zamanlarda formda olan Kuyt-Sow ikilisinden oldukça iyi bir gol izledik.Bu golde Moussa Sow birinci sınıf bir forvet olduğunu yaptığı klas vuruşla göstermiş oldu ve bu gol Fenerbahçe'nin ilk yarıya moralli girmesine neden oldu.

İkinci yarıda ise beraberliğin verdiği ve kendi evinde oynamanın avantajı ile rakibinin üstüne doğru giden ve daha tempolu ve arzulu oynamayı seçen Fenerbahçe'de Mehmet Topal-Sezer değişikliği ile bu temposuna ivme kazandırarak oyunu Gençlerbirliği alanına yıktı ve Meireles ile uzaktan bir gol bularak öne geçti ve Gençlerbirliği takımının planlarını iyice bozdu.İlerleyen dakikalarda ise özellikle sol içe geçen Cristian'ın istekli oyunu ve buna Hasan Ali'nin de hücum bindirmeleri gelince sol taraftan iyice yüklenen Fenerbahçe bu kanattan yaptığı atakta topu ceza sahasında Kuyt ile buluşturdu ve Kuyt da her her zamanki yaptığı işi yaparak golünü attı.Bu oyununa maçın sonlarında da devam eden Fenerbahçe'de gene soldan gelen topta Sezer Öztürk ceza sahasına girerek düzgün bir vuruşla farkı 3'e çıkardı ve maç 4-1 bitti.

Fenerbahçe takımında özellikle Sezer'in formu ve akıllı bir oyuncu olması zaman zaman kadroda orta sahaya Meireles-Baroni ve forvet arkasında Sezer düşünülebilir çünkü zaman zaman rakibi açmakta oldukça zorlanan Fenerbahçe'de Sezer'in topu kullanma becerisi olduğundan bu oyuncuya şans verilebilir.Çünkü özellikle Baroni bu bölgede çok kaçak oynamakla birlikte topu da ayağında çok tutması atakların yavaşlamasına neden oluyor.İkinci yarıdaki oyunun özellikle çok sorun yaşanan deplasmanlarda oynanması ve deplasman maçlarında Sezer'in zaman zaman oynaması oyunu açma yönünden takıma faydalı olabilir.İlerde ise özellikle Sow inanılmaz bir oyun sergileyerek gücüne güç katmaya devam ediyor.Özellikle Kuyt ile olan uyumu ve Kuyt'un ikinci bir forvet gibi gelip ona yardım etmesi ve alanlar açması ve Sow'un bunları değerlendirmesi önemli.Özellikle orta sahaya gelip top alması ve ikinci golden sonra gene orta sahaya kadar gelip topu Meireles'e atması ve karşı takım oyuncularını oyundan düşürmesi önemli bir detay.

Son olarak,özellikle Sezer Öztürk diğer takım arkadaşlarına göre klas olduğundan Fenerbahçe'nin bu yaratıcı oyuncu eksiğini kapatabilir ve deplasmanlarda biraz daha rahat oynayabilir.Ancak Fenerbahçe'de zaman zaman aşırı derecede kopuk oynamalar daha zorlu maçlarda sorun çıkarabilir.

13 Kasım 2012 Salı

Fenerbahçe 2-1 Orduspor

Maçın başlarında Fenerbahçe ilk 10 dakika oyuna iyi başlamakta zorlansa da oyuna hakim olmayı başardı ve Sow'un hız,dayanıklılık ve zeka adına her şeyini kullandığı pozisyon ile Fenerbahçe 1-0 öne geçerek Orduspor gibi takım düzeni oturmuş ve direnç gösterebilen bir takıma karşı erken gol bularak Orduspor'un hem planlarını bozdu hem de  gücüne güç kattı.

Daha sonraki dakikalarda ise önde olan Fenerbahçe'nin tam kadro çıkmasını da ele alırsak Orduspor'a karşı özellikle orta sahada Meireles ve Mehmet Topal gibi oyuncuların orta sahada Orduya göre fark yaratması ve Orduspor'da ilerde bulunan Hasan Kabze ve Stancu'nun orta sahaya yardıma gelmemesi,oyunun Fenerbahçe adına avantaja dönüşmesini sağladı.Bu dakikalarda uzaktan bulduğu şutlarla etkili olma çalışan Fenerbahçe direklere takıldı ve ilk yarıyı 1-0 önde kapadı.

İkinci yarıya ise ilk yarının başından farklı olarak daha arzulu ve istekli başlayan Fenerbahçe'de Cristian'ın da kıpırdanmasıyla oyuna hükmetti ve 15 dakika içinde 3 tane net şut bulsa da direk ve kaleciye takıldı.Ancak olumlu olan şey Fenerbahçe orta sahasının her yerde olması ve savunmada Bekir ile Yobo'nun öne çıkarak rakibin tehlikeli hücum silahlarını kaleye döndürmemesi Fenerbahçe'nin avantajı oldu ve özellikle Stoch'un olduğu kanattan ya da uzaktan şutlarla pozisyonlar bularak ikinci golü aradı.

Son bölümlerde ise Meireles'in yerine giren Sezer bu takıma gerektiği zaman katkı verebileceğini gösterdi.Çünkü ayağına hakim olan bir oyuncu olduğundan Meireles'i aratmadı ve takımı yönlendirdi ve en sonunda,Sezer uzaktan attığı şut ile golü bularak takımını 2-0 öne geçirdi.Kalan dakikalarda ise biraz fazla rahatlayan Fenerbahçe son anlarda kalesinde golü görse bile maçı 2-1 kazanmayı bildi.

Fenerbahçe'nin iki maçtır tam kadro oynaması ve özellikle orta sahadaki Meireles ve Mehmet Topal iskeletinin gelmesi ile rakip takımlar oyunu yönlendirmede ya da çabuk atağa çıkmada eski boşlukları bulması zor olacak.Üstelik Fenerbahçe takımında bu kadro yapısı itibari ile mücadele eden ve gücünü bundan alan oyuncular olduğundan rakip takımlar için hücum etmek o kadar kolay olmayacak.Bu orta sahadaki baskı defansı da rahatlattı ve defans biraz daha öne çıkarak rakip takım forvetlerinin topu yüzü dönük alıp oynamasını ve ataklarını olgunlaştırmalarını engelledi.Hücum hattında özellikle Kuyt,Sow ve bunun yanına Stoch ile Cristian'ın da rakibe pres yapan oyununu da eklersek Fenerbahçe dirençli bir takım olma yolunda ilerleyebildiğini söyleyebiliriz.Ancak bu arzu ve dirençin özellikle deplasman maçlarında yüksek bir pas kalitesi ile birleşmesi hem ligde hem de Avrupa'da yükselme adına faydalı olacaktır.Çünkü zaman zaman istenilen final paslarında,özellikle Kuyt'un kullandığı toplarda hücumlar istenildiği gibi gitmeyebiliyor.

Son olarak Fenerbahçe takımı bu temposunu özellikle silik oynadığı deplasman maçlarında iyi bir pas yüzdesiyle ivme kazandırırsa ve  Krasiç de iyi bir form yakalarsa ki Krasiç zaman zaman bu takımda oluşan final pasları ya da yetenek kısımlarındaki sorunlarda bu açığı kapatabilecek biri olduğundan Fenerbahçe'nin oyununa bir klas katacaktır.Orduspor ise iyi bir takım.Ancak Fenerbahçe özellikle orta saha bakımından daha dirençli ve teknik olduğundan buna karşı koyamadılar ve maçı kaybettiler.

9 Kasım 2012 Cuma

Fenerbahçe 2-0 AEL Limassol



Fenerbahçe grubun 4.maçında Marsilya deplasmanı öncesi,sakatlıkların da düzelmesiyle iyi bir oyun oynayarak zayıf rakibi karşısında önemli bir galibiyet aldı.

Meireles ve Yobo'nun dönmesiyle savunmada Gökhan-Bekir-Yobo-Hasan orta sahada ise Meireles-Topal öndekü üçlüde Kuyt-Stoch-Cristian ve en uçta Moussa Sow ile maça başlayan Fenerbahçe maça çok da iyi başlamadı ve ilk 10 dakika savunma arkasına iyi koşular yapabilen Limassol takımına 2 net atak verse de Limassol takımı bunlardan yararlanamadı.İlk 10 dakikadan sonra artık oyunu ele alan Fenerbahçe'de Meireles'in de katkısını yanına alarak hemen pozisyon bulan Fenerbahçe 11.dakikada kornerden Gökhan'ın indirdiği topta,kaleciyi geçen Kuyt golü attı ve bu erken gol büyük bir avantaj oldu.Bu golde Gökhan'a sadece gölge pres yapıp,Kuyt'u ise adeta izleyen Limassol savunması grupta en zayıf takım olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

İlerleyen dakikalarda ise baskıyı arttıran Fenerbahçe'de özellikle Meireles 35-40 metrelik nokta paslarıyla topu kanada açması ve özellikle orta sahadaki pas alışverişlerinde bütün oyuncuların katılması ve orta sahada yapılan basit ve seri pasların ardından topu kanatlara yayan Fenerbahçe ikinci golü bu hücum seti ile,Sow'un şık vuruşundan golü bularak  durumu 2-0'a getirdi ve ilk yarıya büyük bir avantajla girdi.İlk yarıda Limassol takımı ilk 10 dakikanın dışında etkili olamadı.Monteiro ve Miguel ile zaman zaman hızlı ataklar yakalamak isteyen Limassol'da Fenerbahçe savunması dikkatli ve ayakta kalarak atağın daha da tehlikeli olmasını engelledi.

İkinci yarıda ise ilk yarının başında olduğu gibi tutuk bir Fenerbahçe vardı.Ancak,Limassol takımı da ilk yarının başındaki gibi değildi ve ikinci yarının neredeyse ilk 15 dakikası sıkıcı bir oyun vardı.Sonrasında ise tekrardan temposunu yakalayan Fenerbahçe skor avantajı ve rakibi Moussa Sow'un bireysel çabası ile 10 kişi bırakmasıyla topu istediği gibi çevirdi ve çok net pozisyonlar buldu.Ancak bu pozisyonlarda direk ve Moussa Sow'un şanssızlığına takılan Fenerbahçe maçı  2-0 önde bitirdi ve bu skor ile grupta Marsilya'nın Mönchengladbach ile berabere kalmasını da hesap edersek çok büyük bir avantaj yakaladı.

Fenerbahçe takımında sakatlıkların dönüşüyle bu takımın daha dirençli ve hücumda daha iyi pozisyon üreteceğini belirtmiştim.Mehmet Topal'ın müthiş mücadelesi ise takdire değerdi.Gerçekten de savunmada Fenerbahçe topu kaptırdığı anda hep o vardı ve rakibin top kullanmasını engelledi.Üstelik,hücumda basit ve doğru yere paslarıyla da hücuma destek oldu ve oyunun iki yönünde vardı.Meireles ise ne kadar kaliteli olduğunu kanatlara attığı nokta paslarla ve oyunu temiz oynaması ile takıma seviye atlattı.Savunma dörtlüsünde ise bütün oyuncular özellikle Bekir,rakip takım oyuncularına tatlı sert bir oyun oynayarak maçın ilk 10 dakikası dışında hatasız oynadılar.İlerde ise Moussa Sow gene çok gayretli oyununu şık golü  ve hücumda tutup  oyunu geniş alana yayması ve rakibi 10 kişi bırakmasıyla yükselen performansına devam etti.Stoch ise diğer maçlara oranla daha iyi bir oyun sergiledi.Cristian zaman zaman tutuk ve kaçak oynasa da gerektiği yerde sahada vardı.Kuyt ise mücadeleci oyun yapısının yanına golüyle ve hücumdaki pas alışverişlerinde Meireles'e yardımcı olarak çok iyi bir oyun sergiledi.

Kısacası,Fenerbahçe takımı Meireles'in yüzde yüz hazır olmayan haliyle dönse bile hemen seviye atladı.Orta sahada basit ve seri pasların ardından oyunu geniş alanlara yayıp rakibi kendi sahasına hapsetmeyi başardı.Savunmada ise özellikle Mehmet Topal başta olmak üzere rakibin oyunu kontrol etmesine izin vermediler ve önemli bir galibiyet aldılar.Ancak bu güzel oyunun uzun vadede başarılı olması için bu futbolu sürekli ve daha kaliteli oynaması gerekir.Krasiç gibi oyunu her an değiştirebilecek bir oyucunun da form tutması ve ruhsal anlamda oyuncuların iyi hazırlanması özellikle takımda zor günlerin geçmesi ve maç esnasında bu durumun skoru ve herkesi  etkilemesi durumundan da kurtulursa ileride takım için çok faydalı olacaktır.

Limassol takımı ise kornerde Fenerbahçeye önlem almaya çalışsa bile kornerde yumuşak kaldı ve erken bir gol yedi.Maçın ilk 10 dakikası dışında Monteiro ve Miguel ile hızlı gelmeye çalışsa da kısıtlı bir takım olduğundan çok varlık gösteremediler ve sahadan yenik ayrıldılar.


4 Kasım 2012 Pazar

Akhisar Belediye 1-2 Fenerbahçe

Fenerbahçe bu maçta eksik adamları ve formsuz futboluna rağmen,çok zor da olsa Akhisar maçını kazanmasını bildi.

Önceki maçtan farklı olarak Krasiç yerine sakatlığı düzelen Mehmet Topal;sol tarafta ise Caner'in yerine Miroslav Stoch ilk 11'de şans buldular.İlk yarı,her zamanki gibi pozisyon yönünden çok az,Fenerbahçeli oyuncuların topu yana,geriye döndürerek yerlerinde çok sabit durduğundan pozisyon bulmakta çok zorlandı ve 18.dakikada duran toptan golü yedi.Ancak neyse ki duran top,Fenerbahçe'nin oyunda kullandığı en büyük silahlardan biri olduğundan,akıllı bir duran top organizasyon ile durumu 1-1'e getirdi.Fenerbahçe'nin bir diğer net atağı ise Stoch'un kanattan içeri girerek ceza sahasına giren Kuyt'a aktarması ve Kuyt'un indirdiği topla Selçuk Şahin'in topu boş kaleye atmasıyla durumu 2-1'e getirdi.Akhisar ise hızlı ataklarla Fenerbahçe karşısında gol bulmaya çalıştı.

İkinci yarıda ise değişen bir şey yoktu.Fenerbahçe,tempoyu arttırıp oyunu yönlendiremedi ve çoğu zaman yan pas yapmak zorunda kaldı.Mücadele anlamında ise zaman zaman oyuncular pozisyonunu kaybedince Akhisar 1-2 defa kaleyi zorladı ve son dakikalarda oyunu Fenerbahçe yarı alanına yıksalar da,kısıtlı güçleri olduğundan dolayı beraberlik golünü bulamadılar ve maçı 1-2 kaybettiler.

Fenerbahçe'de işler gene istenildiği gibi gitmiyor.Oyuncular hücumda çok durgun.Kimse pas attıktan sonra pozisyonunu değiştirip rakip defansın dengesini bozmuyor.Herkes aynı yerde durup,topu al ver yapıyorlar.Üstelik maçın son anlarında kendi ceza sahasına çekilip topu Akhisar'a vermeleri kabul edilebilir bir durum değil.Savunma anlamında ise zaman zaman rakibe boşluklar vermeleri bir sonraki Limassol maçını düşündürüyor.Çünkü,Limasool takımı da tıpkı Akhisar gibi hızlı atağa iyi çıkabiliyor.Üstelik Limasool,Miguel ve Monteiro gibi bunu daha iyi yapabilen oyunculara sahip.Açıkcası bunun çözümü ilk başta Meireles ve Krasiç gibi takıma tempo kazandırabilecek  oyuncuların dönmesi bunu biraz engelleyecektir.Ancak bu oyunculara özellikle Cristian,Caner ve Stoch'un yardımları çok önemli.Özellikle Cristian gibi hem topu tehlikeli bölgede servis yapacak,hem de orta sahaya yardım edip takımın önde basmasında presi başlatacak oyuncu konumunda olduğundan bu oyuncuların bilhassa orta sahada takıma liderlik yapacak olan Meireles'e katkısı çok önemli.Çünkü Fenerbahçe'nin şu an sahada inanılmaz  durağan ve sıkıcı bir oyunu var.

Aykut Kocaman'ın ise bu durumlarda takımı iyi hazırlaması ve taktik hatalarını düzeltmesi gerekir.Kuyt gibi kanat özelliği taşımayan bir oyuncuyu,çizgiye hapsetmek yerine onu içeriye doğru kat ettirmek Kuyt'un hem gol özelliği hem de topu kafa ile takım arkadaşlarına indirmesi özelliğinden yararlanmak adına Kuyt bu şekilde kullanılabilir.Ancak asıl sorunlardan biri de Fenerbahçe'nin agresif olmayan yapısı.Hücumda sabit durmaları ve savunmada yumuşak kalmaları ilerleyen zamanlarda daha büyük problemlere yol açar.Bunun için ise takımdaki eksik oyuncuların dönmesi,Cristian,Caner,Stoch ve Krasiç'in form tutması ve Aykut Kocaman'ın ise takımı biraz daha tempo yapacak düzeye getirmesi gerekir.

30 Ekim 2012 Salı

Fenerbahçe 1-3 Medical Park Antalyaspor


Fenerbahçe defansta Yobo ve Egemen,orta sahada ise Meireles,Mehmet Topal ve Mehmet Topuz'dan yoksun olarak çıktığı maçta savunmada Bekir ve Serdar orta sahada ise Cristian-Selçuk,öndeki üçlüde solda Caner,ortada Kuyt,sağda Krasic ve en uçta Moussa Sow ile başlayarak 4-2-3-1 düzeninde maça başladı.

İlk yarıda,Fenerbahçe takımındaki kilit oyuncular olmadığından orta sahada yumuşak,savunmada ise uyumsuz ve hücumda final paslarını Sow'a aktaramaması  ve ilk dakikalarda Fenerbahçe baskı kurmasına rağmen topu tehlikeli bölgeye taşıması gereken Cristia'nın isteksizliği ve klas oyuncu eksikliği göze batan olaylardı.Genelde oyunu   4-5 pas yaparak hızla topu ileriye doğru taşımayı seven Antalyaspor ilk yarıda özellikle Aissati'nin liderliğinde hem eksik hem de atakları izleyip gölge pres yapan Fenerbahçe takımına zor anlar yaşattı.Antalyaspor az ve ama öz paslarla topu Isaac ve Tita'dan direk Diarra'ya indirerek hücum setlerini oynadı ve ilk yarıda 2 gol bularak devreyi 2-0 önde kapadı.

İkinci yarıya başlamadan önce ise saha içinde toplanıp konuşan Fenerbahçeli oyuncular,birbirlerini ateşleyerek,ikinci yarıya önde baskı kurarak,ilk yarının başında olduğu gibi oyunu rakip alana yıkmaya çalıştı ve 49.dakikada maçta Fenerbahçe adına en iyi oynayan Moussa Sow,mücadelesini bırakmayarak rakiplerinden sıyrıldı ve klasına yakışan vuruşla durumu 2-1'e getirdi.Bu dakikadan sonra baskısını arttıran Fenerbahçe Moussa Sow ile 2 tane,biri direkten dönen  pozisyon bulsa da oyunun üçüncü bölgesinde yaratıcı oyuncu eksikliğinden ve Cristian'ın isteksiz oyunu yüzünden beraberlik şansı sınırlı oldu.Antalyaspor ise boşluk veren Fenerbahçe savunmasına ileri doğru oynayarak etkili gelmeye ve devam etti ve Fenerbahçe'nin kullandığı korner sonucu,Salih Uçan'dan dönen topta bomboş kontra atak yakalayan Antalyaspor üçüncü golü buldu ve Fenerbahçe'yi 3-1 yenerek Fenerbahçe'nin 47 maçlık yenilmezlik serisini sonlandırdı.Bu yenilen üçüncü gol açıkcası tamamen oyuncuların ve kenar yönetiminin bir hatası.Kornerlerde arkada ne olursa olsun en az 1 oyuncu bırakılması gerektiği en basit bilgilerden biri ve kimse birbirini uyarmadı ve bunu görmedi.Tabi burda takımın iskeletinin eksik oluşu ve beraberlik golünü atma isteği bu durumu getirdi.Özellikle takım iskeletinden bir iki oyuncu olsaydı bu hata kesinlikle gelmezdi.Çünkü şu an takımın önemli parçasını oluşturan oyuncular(Yobo,Egemen,Meireles,M.Topal ve Mehmet Topuz)  oyun içinde her zaman dikkatli olduklarından dolayı bu hataya izin verilmezdi.

Antalyaspor mücadele,kadro ve yaratma özelliğinden yoksun oynayan Fenerbahçe takımını hücumda çabuk ve dikine pasları,savunmada ise yardımlaşarak ve alanları kapatarak ligde neden üst tarafta olduğunu kanıtladı.Özellikle Aissati,Tita,Isaac ve Diarra çok uyumlular ve arkalarında Murat Duruer gibi topu kullanma özelliği olan ve geride Musa'nın iyi oyun kurması ve Deniz Barış'ın tecrübesi ve golü ile çok iyi bir takım görüntüsü sergilediler.Fenerbahçe'de ise  savunmada Bekir ve Serdar çok uyumsuz bir görüntü çizdi.Birbirlerine alışık olmamaları ve yerlerini kaybetmeleri yenilen gollerde etkili oldu.Özellikle adam adama savunmada ve rakibi karşılamada  sorunlar yaşayan Bekir ilk golde rakibi yumuşak karşılaması ve topla rakip arasına girmemesi akıllara bu işi tam zamanında yapan Yobo ve Egemeni akıllara getirdi.Orta sahada ise Fenerbahçe Meireles ve Mehmet Topal tekrar acil dönmesi gereken oyuncular arasında.Çünkü Meireles ve Topal oyun disiplini hem çok yüksek,hem de sahanın her alanında baskı yaparak takım arkadaşlarına savunmada yardım eden ve atağın yendiği kısma her zaman yardım ederek takımın önde baskıyı daha rahat yapmasını sağlayan ve karşı tarafın dikine paslarını bu yardım ve alan kapatmalarıyla engelleyen bu ikili döndüğünde kesinlikle Fenerbahçe tekrar bir sertlik kazanacaktır.Özellikle hücumda Meireles'in uzaktan şutları,oyunu hızlı bir şekilde iki kanada açması Fenerbahçe'nin pozisyon bulmasına yardımcı olacaktır.Ancak burda Krasiç,Kuyt ve Caner'in,Meireles'e yardımcı olması ve formda kalmaları çok önemli.Çünkü Kuyt klas bir oyuncu değil ve kuvvetiyle öne çıkan bir oyuncu ki bunu da Antalya maçında topu Sow'a aktaramaması ve yanlış pas hatası ve zamanlamasıyla gördük.Krasiç'te ise hem fizik ve mental anlamda formunu bulamaması ve Caner'in bir iyi bir kötü performansı da düşünülmesi gereken konular.Meireles her ne kadar takımı yönlendirip,savunmada yardımcı olsa da önündeki oyuncuların da Meireles'e ayak uydurmaları gerekir.

Bir diğer sorun ise,Cristian'ın da tıpkı Caner gibi ya çok kötü oynayan ya da çok iyi oynayan bir oyuncu olduğundan dolayı,hücumda ileriye ya da savunma arkasına istenilen paslar atılamadı ve savunmada ise mücadele etmeyerek Antalya'nın istediği oyunu oynamasına izin verdi ve o bölgede mücadele işi sadece Selçuk Şahin'e kaldı.Hücumda ise Moussa Sow her yönüyle takımın tek iyi ismiydi.Görevi  olmadığı halde bile ilerde her zaman bütün topları tuttu ve arkadaşlarına indirdi.Gerektiği yerde 2-3 kişiyi geçip golünü attı,pres yaptı,adam geçti.Kısacası Sow her şeyi yaptı.Üstelik Moussa Sow pivot santrafor özelliği olmamasına rağmen ilerde hep topları tutuyor ve mücadele ediyor.Bu da onun kendini geliştirme ve oynama isteğinin bir göstergesi.

Son olarak Aykut Kocaman,Emre ve Alex'i kazanamaması bu takımın başını özellikle böyle eksik çıkılan maçlarda çok yakacak.Taktik diziliminde baştan aşağı hatalı olan Aykut Hoca,Kuyt'u klası olmadığı halde forvet arkası oynattı ve Sow'a istenilen toplar gelmedi.Üstelik mücadeyele çok girmeyen Cristian ve formsuz bir Caner ve Krasiç'in olduğu,savunmanın ise ideal dörtlüsünde olmadığı  takımı 4-2-3-1  taktik dizilimi ile kurdu.Onun yerine Kuyt'u,Sow'un yanına alıp Kuyt'un gol atma özelliğinden yararlanması,Caner ile Krasiç'i de biraz daha orta sahaya çekerek 4-4-2 oynatması daha mantıklı olurdu.Ama asıl sorun Fenerbahçe'nin gerçekten de dağınık bir görüntü çizmesiydi.Tabi bu görüntüde bir Emre ve Alex bu kadar eksiği olan bir takımın hem topu ileri oynamasına hem de orta sahada daha dirençli olmasına neden olurdu ki bu iki oyuncu özellikle de Emre,Meireles ve Topal ile birlikte savunmada rakip ataklara geçit vermeyen hücumda ise Fenerbahçe'nin tehlikeli bölgede Alex ile birlikte topu anında karşı kaleye taşımasına neden olurdu.Hatta bu durum Moussa Sow gibi bir forvetin 25-30 gol bulması için de bir fırsat olurdu ki maalesef bu oyuncular Aykut Kocaman tarafından kazanılamadı ve özellikle  böyle eksik çıkılan maçlarda Fenerbahçe'nin her anlamda dağınık bir görüntü çizmesine neden oldu.

Kısacası Fenerbahçe'de savunmada Yobo-Egemen,orta sahada ise Topal-Meireles bir an önce dönmeliler.Kanatlarda ise Caner ve Krasiç'in form tutması oyunu çizgilere doğru açma,top sürerek kapalı savunmaların dengesini bozma ve topu dikine doğru oynama özelliği bakımından Fenerbahçe takımına pozisyon verimliliği getirecektir.Cristian ise kesinlikle maç esnasında bir orta yolu bulmalı.Çünkü kötü hali takımı çok olumsuz etkilemekte ve görevi gereği oyunun iki tarafında da etkin olması beklendiğinden,oynadığı zaman kesinlikle sorumluluk almalı ve mücadele etmelidir.


26 Ekim 2012 Cuma

AEL Limassol 0-1 Fenerbahçe

Fenerbahçe,grubun üçüncü maçında Meireles ve Yobo gibi çok önemli iki eksiğe rağmen grupta çok önemli bir galibiyet alarak ilerki maçlar için altın değerinde bir puana sahip oldu.

Meireles ve Yobo'nun eksikliğinde savunmada Bekir,orta sahada ise Mehmet Topal,Selçuk ve önlerine Cristian'ı koyan Aykut Kocaman orta sahayı güçlü tutarak öndeki üçlüye ise Caner,Kuyt ve en uçta Sow ile başladı.İlk yarıda oyun anlamında kısır,topu kanatlara indiremeyen ve özellikle ikinci  bölgede Cristian'ın etkisiz oluşu ve topu tehlikeli bölgeye aktaracak bağlantıyı yapamaması,Kuyt'un topu taşıyamaması ve orta sahada tek paslarla oyunu yönlendirebilecek oyuncu eksikliğini arayan Fenerbahçe,kalesinde rakip takımdan Monteiro ve Miguel'in tehlikeli gol girişimleri ile karşılaştı.Ancak neyse  ki Volkan Demirel gibi açıyı ve mesafesini çok iyi ayarlayan bir kaleci olunca  Fenerbahçe gol yemedi.Fenerbahçe'nin ise sadece Kuyt ile tehlikeli bir pozisyonu oldu.Onun dışında topu sadece belli bir süre döndürdü  ve ilk yarıyı 0-0 önde kapadı.

İkinci yarı ise ilk yarının hemen hemen aynısı gibiydi.Hatta,Limassol takımı ikinci yarıya daha güvenli ve istekli başlayarak topu sadece yana ve geriye al ver paslarla döndüren Fenerbahçe takımına karşı daha ikinci yarıda net bir pozisyon bularak bu isteğini belli etti.İlerleyen dakikalarda ise topu tehlikeli bölgeye getirmekte zorlanan Fenerbahçe,Krasiç'in de oyuna girdiği halde fizik olarak zayıf kalışı ve top tutaması ile pozisyon bulamamakta,topu kanatlara indirememekte idi.Ya da kimi zaman orta sahada yaptığı hızlı paslarla topu araya atma işini yapamıyordu.Limassol takımı ise takım savunmasından taviz vermeyerek,tempo yapmakta zorlanan Fenerbahçe takımına karşı Monteiro ve Miguel'e atılan ara topları ile etkili olmaya çalışsa da Volkan Demirel engelini aşamadılar ve maçı Fenerbahçe'nin belki de bu maçta ver her zaman yaptığı en iyi işi ve en güçlü silahı duran toptan gol yiyerek 1-0 yenildiler.

Fenerbahçe,yukarıda da belirttiğim gibi belki de Daum zamanından beri en iyi silahı olan duran toptan gol atarak golü buldu ve zaman zaman Gökhan Gönül'ün ön direkten topu arkaya indirmesi ya da Egemen'in hava hakimiyetini kullandılar ve maç boyunca en tehlikeli pozisyonlar ve gol bu ataklardan geldi.Takım olarak ise Meireles gibi hem savunmada rakip takım ataklarını anında kesen,hücumda ise basit ve seri oynayarak topu tehlikeli bölgeye taşıyan oyuncu olduğu için sakatlığının bir an önce düzelmesi lazım.Çünkü,Cristian zaman zaman istenilen oyunu sergilenmekte zorlanıyor ve Selçuk Şahin ise yetenekleri sınırlı bir oyuncu olduğundan topu ileriye taşıyabilecek bir oyuncu değil.Hücum hattında ise Kuyt fiziği ile öne çıkan bir oyuncu olduğundan topu Sow'a istenilen şekilde atamamakta ya da pas alışverişlerinde topu çok tutmasından dolayı istenilen hücumlar gerçekleşmedi.Krasiç'in ise fizik olarak toparlanmaya ihtiyacı var.

Kısacası Fenerbahçe takımı Mönchengladbach maçından başlayan formunu tekrar  yakalayabilmesi için orta sahada Meireles gibi bir lidere,hücum hattında ise Kuyt'un ve Krasiç'in özellikle fizik anlamında toparlanması ve savunmada ise Yobo gibi güvenli bir ismin dönmesi Fenerbahçe'ye tempo ve hırs kazandıracaktır.Özellikle Krasiç ve Meireles gibi topa hakim olmasını bilen iki oyuncunun,bireysel olarak zaman zaman özellikle bu tarz maçlarda tempo yapmakta ve topa yön vermekte zorlanan Fenerbahçe'nin  klasını yükseltebilecek teknik kapasiteye ve tecrübeye sahip olduklarından dolayı takıma özellikle bu tarz deplasman maçlarında tempo yapmakta ve atak bulmada seviye atlatacaklardır.

7 Ekim 2012 Pazar

Fenerbahçe 3-0 Beşiktaş


Mönchengladbach maçından önemli bir puan alan Fenerbahçe,karşısında iki haftadır yenilen Beşiktaş ile belki de bugüne kadar en rahat kazandığı derbi maçlarından birini oynadı.

Fenerbahçe maça Avrupa ligindeki kadrodan farklı olarak  savunma dörtlüsünde Bekir'in yerine Yobo'ya şans verdi.Beşiktaş ise sol tarafında Gökhan Gönül'ün hücum katkısına önlem almak amacıyla Uğur Boral'ı sol öne alarak sol beke Escude'yi,sağ kanada ise Holosko yerine Olcay Şahan'ı alarak Fenerbahçe'ye bir nevi önlem almak istedi.

Maçın başlarında her iki takım birbirlerine önde pres yaparak oyunu ele almaya çalışsalar da Fenerbahçe 10 dakika içinde bu baskıyı tek ve sabırlı paslarla aşarak oyunu yavaş yavaş rakip sahaya yıktı ve 13.dakikada Gökhan Gönül'ün sağ taraftan açtığı ortayı arka direkte Caner'in kafa ile indirdiği topu,Moussa Sow klasına yakışır bir rövaşata ile takımını 1-0 öne geçirdi.

Golden sonra Beşiktaş pas yapmaya   başlayarak  oyunu ele aldı.Uğur ve Veli ile iki tane tehlikeli olan atak bulsalar da tehlikeli bölgede Almeida'nın yanına ikinci bir forvet sokamamaları,Fernandes ve Olcay dışındaki oyuncuların sınırlı kapasiteleri olmalarından dolayı,bu pozisyonların devamı gelmedi ve Fenerbahçe buna karşılık rakibine çok boşluk vermedi.Özellikle Mehmet Topal ve Fenerbahçe savunması Fernandes'i tehlikeli bölgede yakın ve dikkatli takip ederek Beşiktaş'ın topu ceza sahası içinde Almeida ile buluşturmasına izin vermedi.

Beşiktaş'ın 10-15 dakikalık pas yapmasından sonra Fenerbahçe kalitesini konuşturarak 40.dakikada önlem alınmasına rağmen maç boyunca aksayan Uğur Boral ve Escuden'in yerini de kaybetmesiyle Gökhan-Kuyt ikilisinin yaptığı verkaç sonucu Gökhan önünde bulduğu boşluğu değerlendirerek mükemmel bir gole imza attı ve durumu ilk yarı bitmeden 2-0 yaparak rakibin moralini iyice düşürdü ve ilk yarı 2-0 Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile kapandı.

İkinci yarıya Escude'nin yerine Holoskoy'u alan Samet Aybaba eski düzene dönmüştü.Solda Uğur Boral-Olcay,sağ tarafta ise Hilbert-Holosko ikilisi vardı.İkinci yarıya skorun verdiği psikoloji ile risk alan Beşiktaş 46.dakikada kalesinde üçüncü golü görüyordu.Ancak Baroni'nin pası geç vermesi ve Mehmet Topal'ın topu acele kullanması üçüncü bir golü engelledi.


İlerleyen dakikalarda sabırlı oyununa devam eden Fenerbahçe tekrardan rakip sahaya yerleşti ve belki de maçı asıl bitiren dakika yani 58.dakikada Veli Kavlak'ın gereksiz faulü sonucu Beşiktaş 10 kişi kaldı ve hemen ardından kullanılan duran topta karamboldeki topa kendini gol öncesinde markajdan dışarı çıkartan Gökhan Gönül durumu 3-0 yaptı ve aslında maç da bir yandan bitmiş oldu.

Daha sonraki dakikalarda rakibin 10 kişi kalmasını ve risk almasını değerlendiren Fenerbahçe sabırlı pas oyununa ve hızlı hücumlarına devam etti.Ancak hızlı hücumlarda gerek final paslarındaki yanlış zamanlama ve şutların istenilen gibi gitmemesi ya da oyuna sonradan giren Krasic'in direkten dönen topu farkın açılmasına engel olan durumlar oldu.Beşiktaş ise sadece Fernandes'in bireysel direnişi ile ayakta kalmaya çalışsa da  sınırlı bir teknik kapasitesi var.Üstelik karşılarında 3-0 önde olan ve bu tarz maçları sabırlı oynayabilen bir Fenerbahçe olduğundan çok da varlık gösteremediler ve maç 3-0 Fenerbahçe'nin lehine sonuçlanmış oldu.

Fenerbahçe,Möchengladbach maçındaki baskılı presi ve verimli hücumlarına bu maçta da devam etti.Özellikle Uğur Boral'ın ve Escude'nin savunmadaki zaaflarını Gökhan Gönül çok iyi değerlendirdi.Orta sahada ise Meireles hem hücumda kanatlara attığı toplar ve defansta da her yere yardım etmesi,Sow'un ekstra vuruşu ve orta sahadaki oyuncuların Mehmet Topal ve oyuna sonradan giren Selçuk Şahin olmak üzere özellikle kontrataklarda ceza sahasına girip gol araması da takım adına maçta oluşan önemli görüntülerden biri idi.


Beşiktaş cephesinde  Fernandes ve biraz da Olcay'ın dışında üçüncü bölgede topu ceza sahasına yollayacak ya da ikiye bir yapıp kat edip savunmanın dengesini bozacak oyuncu gözükmüyor.Veli ve Necip ise mücadele etseler bile Fernandes'e hücumda eşlik edebilecek,oyunu yönlendirip Fernandes'i de boşta bırakabilecek ya da orta sahada topu alıp kat edebilecek oyuncular olmadığından dolayı Beşiktaş'ın hücumları belli bir yerden sonra tıkanıyor ve tekrar başa dönüyor.Üstelik Almeida ise hava topunda başarılı olsa bile kendisine destek  gelmedi  ve Fenerbahçe stoperlerinin arasında kaldı.Defans anlamında ise Escude ve Uğur Boral hem yerlerini kaybederek hem de tempo olarak ağır kalarak Gökhan Gönül'ün etkin bir biçimde oynamasına izin verdiler.

Fenerbahçe ise savunmada en uçtaki oyuncusundan başlayıp alanı ve adamları en iyi şekilde paylaştı ve önde basarak rakibin top kullanmasını engelledi.Hücumda ise sabırlı ve Meireles'in önderliğinde özellikle topu Beşiktaş'ın oyundan düşen sol tarafına açarak verimli ve yaratıcı hücumlarıyla etkili oldu ve rahat bir galibiyet almasını bildi.

5 Ekim 2012 Cuma

Borussia Mönchengladbach 2-4 Fenerbahçe



Alex'in ani bir şekilde takımdan ayrılması,son zamanlarda oynanan kötü futbol ve Kasımpaşa mağlubiyetinden sonra Fenerbahçe,üzerindeki baskıyı azaltması ve Avrupa'da gruptan çıkmak adına bu maçtan 3 puan ile dönmek zorundaydı.

Alex'in yokluğunda o bölgeye bazı maçlarda da olduğu gibi Baroni'ye şans veren Aykut Kocaman,defans dörtlüsünde Yobo yerine Bekir'i,öndeki üçlü pozisyonunda ise solda Caner,sağda Sow ortada Baroni ve en uçta topu tutma özelliği daha iyi olan Kuyt ile başladı.Nitekim zaman zaman Kuyt,Sow,Caner üçlüsü değişmeli oynadılar.


Maç başladığında Fenerbahçe yapması gerekeni yapıp baskı altında pas yapmakta zorluk çeken  Alman ekibine en uçta Kuyt ile başlayarak önde baskı uygulayan Fenerbahçe,Mönchengladbach'ın topu 10-15 dakikalık bir süre çıkarmasına izin vermeyip,üstüne Moussa Sow ile ceza sahası dışından bir şut bulup hem oyunu rakip alana yıkmayı başarmış,hem de büyük takım olduğunu hatırlamaya başlamıştı.Ancak 18.dakikada Alman ekibinin bulduğu ilk kanat hücumunda,Fenerbahçe defansının zaman zaman yaptığı adam paylaşımı hatası sonucu Hasan Ali'ye karşı boy avantajını kullanan De Jong ile öne geçti.Ancak Fenerbahçe tecrübeli bir takım olduğundan sabırlı pas oyunu ve önde baskıya devam ederek beraberlik golünü 25.dakikada Baroni'nin mükemmel duran top golü ile buldu.Bu golde Fenerbahçe'nin tehlikeli yerlerde faul alarak duran top avantajını kullanması ve golden önce Caner'in,Cristian'a pas atıcakmış gibi durup kaleciyi şaşırtması duran topların Fenerbahçe açısından ne kadar büyük bir silah olduğunu tekrar gösterdi.



İlerleyen dakikalarda özellikle Cristian'ın hem orta sahada rakip atakları Meireles ve Mehmet Topal ile karşılaması  hem de pas alışverişlerine katkıda bulunması ve bunun yanında Meireles ve Caner'in bu pas oyunlarına katkıda bulunmasıyla Fenerbahçe sabırlı oyununa devam etti ve 40.dakikada Meireles tipik üst dış vuruşunu kaleye yollayarak Fenerbahçe ilk yarıyı 2-1 önde kapadı.


İkinci yarıya Mönchengladbach orta sahadan Ring'i çıkartıp yerine forvet Hrgota'yı alarak 4-2-3-1'den 4-4-2 düzenine döndü ve ikinci yarıya daha riskli ve daha cesur başladı.İkinci yarının ilk bölümlerinde Alman ekibi biraz daha önde basarak ve cesur oynayarak ilk yarıda Fenerbahçe'nin yaptığını yapmaya başladılar.Bunun sonucunda ise rakibine bu bölümde Fenerbahçe iyi dirense de 59.dakikada Arangon'un karşı karşıya pozisyonu ve Gökhan'ın çizgiden çıkardığı pozisyon Fenerbahçe için rakibi beklemenin aslında tekrardan yanlış bir strateji olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.Çünkü Fenerbahçe bu tür deplasmanlarda hep sabırlı pas yaparak kazanan bir takım oldu ve rakibi beklemesi her an pozisyon vermesine neden olabilirdi ki 70.dakikada tekrardan pas yapmayı hatırlayan Fenerbahçe Mehmet Topal'ın topu Caner'e çok güzel çıkartması ve devamında Caner'in sol taraftan ortasını her zamanki gibi Dirk Kuyt takipçilik özelliği ile kaleye yollayarak 3-1 yaptı.Ancak 4 dakika sonra hücuma çıkarken yapılan top kaybı ve Gökhan'ın o anda yerini kaybetmesi sonucu dengesiz yakalanan Fenerbahçe savunmasına kademe hatası da eklenince gelen ortaya 61.dakikda Tolga Ciğerci'nin  yerine oyuna giren forvet De Camargo  boşta kalarak golü attı ve kırılan umutları tekrar yerine getirdi.Bu dakikadan sonra 78.dakikada Sow'un yerine kat edebilen ve topu tutabilen Krasic'i alan Fenerbahçe oyunun son bölümlerine tecrübesini sahaya yansıtarak sabırlı pas oyununa ve tekrardan önde basarak Alman ekibine ivme kazanması için zaman vermedi.87.dakikada Gökhan Gönül'ün baskısıyla topu orta sahadan alan Fenerbahçe Krasic ile başlayan kontra atak pozisyonunda Kuyt'un orta sahadan desteğe gelen Cristian'a  pasını vermesi ve Cristian'ın topu boş kaleye atması ile Fenerbahçe durumu 4-2 yaparak artık umutları kırmıştı.Fenerbahçe,uzun bir aradan sonra organize bir hızlı hücumla golü buldu.Bu psikolojik baskılara rağmen bu zorlu deplasmandan takımın oyun karakteri olan sabırlı pas oyununu verimli hücumlarla destekleyerek maçı kazanmıştı.


Açıkcası Fenerbahçe bu maçta büyük ve kaliteli oyunculardan kurulu olduğunu hatırlayarak karşısında teknik kapasitesi daha zayıf Alman ekibi karşısında istekli ve sabırlı bir oyun sergiledi.Ancak Alman ekibi de gerek ileride adını daha çok duyacağımız Xhaka,Tolga ve De Jong gibi oyuncuları ile zaman zaman iyi direndiklerini söyleyebiliriz.Fenerbahçe'de ise kaleci Volkan kaledeki sağlam duruşu ve rakibi her zaman şut atana kadar beklemesi ve açıyı anında kapatması belki de 59.dakikada beraberliği önledi.Defansta ise Bekir-Egemen yerine Yobo-Egemen ikilisi daha mantıklı olur.Çünkü özellikle Bekir zaman zaman oyun kurarken çok tedirgin olmakta ve bu topun rakip takıma geçmesi,hatta kimi zaman takımın net pozisyonlar ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır ve adam paylaşımında hala bu ikilide bazı sorunlar göze çarpmaktadır.Orta sahada ise bütün oyuncular başta son golde akıllı bir şekilde desteğe gelen Cristian olmak üzere hücum organizasyonlarında yardımlaşarak oynaması ve uzaktan topa vurma becerisi olan Meireles ve Cristian'ın  uzak mesafelerden gol bulması maçta fark yarattı.İlerde ise Caner hem ilerde hem defansta çok çalıştı.Nitekim Sow ve Kuyt da takıma uyumlu  oynadı ve ileride önde basarak Alman ekibinin topu çevirmesine engel oldular.Ancak özellikle bazı final paslarında Fenerbahçe Alex gibi bir klası aramadı değil.Çünkü özellikle Kuyt zaman zaman bu pasları yapmaya gayret etse de   klas bir oyuncu olmadığından bu anlamda biraz problem yaşandı.Son olarak Fenerbahçe defansta adam ve alan paylaşımı problemini çözmesi gerekir.Çünkü daha yüksek seviyeli takımlara karşı oynarken bu problemler istenilen yerlere gelinmesine engel olur.


Sonuç olarak,Fenerbahçe bu zorlu deplasmdan 3 puanla çıkarak grupta Limassol maçları öncesi avantajlı bir konuma geçmiş oldu.Ayrıca,Fenerbahçe  oyuncuları ve teknik kadro şunu bilmelidir ki;bu kadro her zaman pas yaparak sonuca vardı ve oyunun temposunu topu  sahanın her alanında  çevirerek ayarladı.Bu yüzden Fenerbahçe her zaman pas yapmalı ve rakibi beklememelidir.


Borussia Mönchengladbach 2-4 Fenerbahçe
Stat: Borussia-Park
Hakemler: Fernando Teixeira Vitienes, Roberto Alonso Fernandez, Manuel Angel Torre Cimiano (İspanya)
Borussia Mönchengladbach: Stegen, Daems, Brouwers, Ring (Dk. 46 Hrgota), Tolga Ciğerci (Dk. 62 Camargo), Jong, Marx, Nordtveit, Arango, Xhaka (Dk. 87 Mlapa), Stranzl 
Fenerbahçe: Volkan, Gökhan, Egemen, Caner, Bekir, Hasan Ali, Cristian, Mehmet Topal, Meireles, Kuyt (Dk. 90 Selçuk), Sow (Dk. 78 Krasic) 
Goller: Dk. 18 Jong, Dk. 74 Camargo (Borussia Mönchengladbach), Dk. 25 ve Dk. 87 Cristian, Dk. 40 Meireles, Dk. 71 Kuyt (Fenerbahçe) 
Sarı kartlar: Dk. 78 Marx, Dk. 79 Jong (Borussia Mönchengladbach), Dk. 29 Gökhan Gönül, Dk. 32 Egemen, Dk. 75 Caner (Fenerbahçe)